ÜSTAD DEYİM KUZU’NUN KALEMİNDEN: ‘ HAYATINI YÖNETENİN KENDİ DÜŞÜNCELERİN OLDUĞUNU FARK ET’
Bazen farkında olarak, çoğu zamanda farkında bile olmayarak zihnimizde yaşanan bu gel-git olayı beynimizde tüm gün devam eder.
Peki zihnimizin maruz kaldığı, eylemlerimizi ve düşüncelerimizi etkileyen ve hayatımızı yöneten, bu düşünce bombardımanının bombaları nereden ve neye göre gelir?
Bir kısmı yaşadığımız çevre ve bu çevrede yaşanan olaylara bağlı olarak gelişirken, bu düşüncelerin çok büyük bir kısmı bilinçaltı kayıtlarımızdan gelir ve düşüncelerimizin % 5’ini bilinçli zihnimiz oluştururken, % 95 ‘ini bilinçdışı alanımız oluşturur.
Düşünce ve davranışlarımızda bu kadar büyük bir etkiye sahip bu ‘’bilinçaltı’’ nedir yada neresidir? bir tanıyalım.
Bilinçaltı ya da bilinçdışı dediğimiz alan, bizlerin anne karnından itibaren farkında olarak ya da olmayarak kayıt ettiği, duygu, düşünce ve hatıralarımızın saklandığı ve depolandığı zihinsel bir alandır.
Beynimizin bilinçli kısmı; korteks olarak adlandırılan bölgedir ve burası yaklaşık beynimizin % 1’ini oluşturmaktadır.
Beynimizin kalan % 99’ luk kısmı, bizim bilinçaltı olarak bildiğimiz alandır.
Bu alan anne karnından itibaren şekillenen, adeta bir kayıt cihazı gibi her şeyi kaydeden ve gerektiğinde bilince, yani zihne bu yaptığı kayıtlardan bilgi gönderen bölümdür.
Bilinçli zihnin daha oluşmadığı, doğru ve yanlışı ayırt edemediğimiz 0-7 yaş döneminde, bize ait olup olmadığına bakmaksızın, her duygu ve düşünceyi kendimizin gibi kabul ederiz.
Bunlara çeşitli anlamlar yükleyerek, kendimize inançlar oluştururuz.
Bu inançlar bir süre sonra bizlerin düşüncelerini, kişiliğini ve davranışlarını şekillendirir.
Kilo problemi yaşayan ve bir türlü kilo veremeyen annemizin başarısızlık, yetersizlik, çirkin görüntü gibi kendi ile ilgili hissettikleri de, eşi tarafından aldatılan bir akrabamızın erkekler/kadınlar hakkındaki güvenilmez, sadakatsiz, sahtekar gibi düşünceleri de, babamızın yaşadığı maddi zorluklar veya paraya bakış açısının; para zor kazanılır, ekmek aslanın ağzında, çok para insanı bozar, zenginler ahlaksızdır… gibi gibi düşüncelerinin tohumları da, bizim bilinçaltımıza bu dönemde atılır ve kendi gerçeğimizmiş gibi kayıt olur.
Her konuyla ilgili bir kayda sahip bilinçaltı, biz farkında olmadan bizim duygu ve düşüncelerimizi yönetir. Bilinçaltı bu kayıtları zamanı geldiğinde; yani ‘’bir ilişki yaşamak istediğimizde; erkeklere/kadınlara güvenilmez, çok para kazanmak yada zengin olmak istediğimizde ;para zor kazanılır, çok para huzur bozar, kilo vermek yada almak istediğimizde; bedenim hiçbir zaman ideal bir görüntüde olmaz ’’ alarmları çalarak, pek çok bilinçdışı düşünceyi bilince gönderir.
Sırf bizi korumak adına bilinçaltımız, bizi erkeklerden/kadınlardan , evlilikten, çok paradan, güzel bir fiziki görüntü algısından uzak tutar. Amacı bizi bu kayıtlarla beslerken, aslında konfor alanında tutarak, kendince tehlikeden korumaya çalışmaktır. Bilinçaltındaki bu kodlardan habersizce, düşüncelerimizin bize ait olduğunu zannederek, yaşamımıza devam ederiz.
Zihnimizden geçen her bir düşünce, bizde uyandırdığı duygu ile beraber sürekli bir frekans yayar.
Bizden yayılan bu frekanslar, boşlukta kendine benzer ve kendisiyle aynı frekans değerine sahip olan olay, durum ve kişilerle eşleşerek, bunları hayat sahnemize getirir.
Kuantum fiziği ve düşünce felsefesine göre; evrendeki gözle görülebilen veya görülemeyen her şeyin, evrenin bir parçası olarak bizlerin, hatta ağzımızdan çıkan her kelimenin, zihnimizden geçen tüm düşüncelerimizin ve hissettiğimiz bütün duygularımızın da bir titreşimi vardır ve her şeyin frekansı boşlukta bir dalgacık halinde bulunmaktadır.
İşte bizler, farkında bile olmadan gün içinde yaşadıklarımızı, odağımızı en çok verdiğimiz duygu ve düşüncelerle, kendimiz şekillendiririz nihayetinde. Odağımızı verdiğimiz her şeyin titreşimi hareketlenir ve hayatımızda tezahür etmek için yola çıkar.
Yaradan tarafından yaratılmış, sınırsın ihtimaller arasında sadece frekansına en uygun olarak seçtiği bir gerçeğin içinde yaşar insan.
Özünde seçim dediğimiz şey; yaratılmış olasılıklardan, bizden yayılan düşüncelerin frekans değerine göre, en uygun olanlarını canlandırarak, hayat derslerimiz olarak karşımıza getirdiklerimizden ibarettir.
Evrenin en önemli yasalarından biri olan ‘’Çekim Yasası’’ -benzer enerji benzer enerjiyi çeker-ilkesiyle olumlu düşüncelerimizin karşılığı olarak, pozitif deneyimleri hayatımıza getirirken; olumsuz duygu ve düşüncelerimizle negatif olay ve kişileri hayatımıza dahil eder.
Bilinçaltı alanımızda bulunan negatif düşüncelerin, bizim kendi düşüncelerimiz olup olmadığını ayırt etmeye başladığımızda, yepyeni bir düşünce sistemiyle negatif kayıtlarımızı pozitifleriyle değiştirerek, çekim yasasını yaşamımızda yeni, daha güzel ve daha olumlu kişi ve olayları tezahür ettirmek için çalıştırabiliriz.
Mevlana Hazretlerin de dediği gibi ‘’ Sen düşünceden ibaretsin. Geriye kalan et ve kemiksin.
Gül düşünürsen gülistan, diken düşünürsen dikenlik olursun.’’