SOSYAL HİZMET UZMANI MAHİR VARLI’DAN ‘BİRLİK’ ÇAĞRISI
*Doğduğumda Siyahtım,**Büyürken Siyahtım,**Güneşe Çıktığımda Siyahtım,**Korkunca Siyahtım,**Hastayken Siyahtım,**Öldüğümde Hala Siyahım…**Ve Sen Beyaz Çocuk…**Doğduğunda Pembesin,**Büyürken Beyazsın,**Güneşe Çıktığında Kırmızı,**Üşüdüğünde Mor,**Korktuğunda Sarı,**Hastayken Yeşil,**Öldüğünde de Grisin,**Sen Şimdi Bana Renkli mi Diyorsun ?**Afrikalı Bir Çocuğun Şiiri,**2005’te Bu Şiir Dünyanın En İyi Şiiri Seçildi.* *Irkçılığın Anlamsızlığı ve İnsanlığın Birlik Çağrısı* Afrikalı bir çocuğun şiirinde dile getirilen gerçekler, ırkçılığın insanlık tarihindeki en acımasız ve anlamsız olgularından biri olduğunu gözler önüne seriyor. Doğarken hepimizin eşit olduğu, fiziksel farklılıklarımızın yalnızca çeşitliliğimizin bir yansıması olduğu gerçeği, tarih boyunca ne yazık ki görmezden gelindi. İnsanlık, bu ayrımlardan ötürü sayısız trajedi yaşadı; köle ticareti, soykırımlar, apartheid rejimleri ve toplumsal ötekileştirme gibi kara lekeler, tarihimizin utanç sayfaları olarak hafızamızda yer aldı. Irkçılık, bireyleri yalnızca ten renkleri, etnik kökenleri ya da kültürel kimlikleri nedeniyle sınıflandırır ve ayrıştırır. *Oysa ki bilimsel olarak kanıtlanmıştır ki insan genetiği, %99,9 oranında ortaktır.* *Ten rengi, göz şekli, saç tipi gibi fiziksel farklılıklar, biyolojik değil coğrafi ve çevresel adaptasyonların bir sonucudur.* Ancak bu küçük farklılıklar, asırlardır insanlar arasında nefretin, korkunun ve dışlamanın temel nedeni olmuştur. *Tarihsel Perspektif*Irkçılığın kökleri, Avrupa’nın sömürgecilik dönemine kadar uzanır. 15. ve 19. yüzyıllar arasında Afrika’dan zorla kaçırılan milyonlarca insan, köle pazarlarında alınıp satıldı. Bu dönemde üretilen “üstün ırk” ve “aşağı ırk” kavramları, ırkçılığı kurumsallaştırdı ve dünya genelinde yaygınlaştırdı. Bu zihniyet, 20. yüzyılın ortalarına kadar Amerika’da Jim Crow yasalarıyla, Güney Afrika’da apartheid rejimiyle ve Nazizmin ırk temelli ideolojisiyle kendini gösterdi. Ancak insanlık, bu utanç verici dönemlerden ders aldı ve direnç gösterdi. 1960’larda Martin Luther King Jr. ve Nelson Mandela gibi liderlerin öncülüğünde, sivil haklar hareketleri dünya genelinde ırk eşitliğini savundu. Bu mücadeleler, toplumları dönüştürdü ve insan hakları kavramını genişletti. Ancak bu değişimler, köklü önyargıların tamamen silinmesi için yeterli olmadı. Günümüz PerspektifiGünümüzde ırkçılık, geçmişte olduğu kadar açık ve şiddetli olmasa da hâlâ varlığını sürdürüyor. Siyahların, Asyalıların veya diğer etnik grupların ayrımcılığa uğradığına, ötekileştirildiğine ya da fırsat eşitliğinden mahrum bırakıldığına dair haberler, dünyanın dört bir yanından gelmeye devam ediyor. Özellikle sosyal medya çağında, mikro düzeyde ayrımcılıkların küresel bir yankıya neden olduğu görülüyor. Bu kutuplaşma ve ötekileştirme, yalnızca bireylerin yaşamını zorlaştırmakla kalmıyor; aynı zamanda toplumsal dayanışmayı ve ilerlemeyi de engelliyor. İnsanlık, teknolojik ve bilimsel açıdan çok büyük bir ilerleme kaydetmişken, hâlâ insanlar arasındaki farklılıkları tehdit olarak algılamaktan kurtulamamış durumda. *Birlik ve Sevgi Çağrısı*Irkçılığın üstesinden gelmek, insanlığın ortak vicdanının uyanışıyla mümkündür. Yüce Allah’ın her birimizi farklı yaratması, çeşitlilik içinde bir birlik arayışı için bir fırsattır. *Bir beyazın siyahı, bir siyahın beyazı, sevmesi, ve farklı ırkların evlenmesi, aile kurması ve birlikte yaşaması, dünyanın daha güzel bir yer olabileceğinin kanıtıdır.* Irkçılığı sonlandırmak, yalnızca politik reformlarla değil; eğitim, empati ve sevgiyle mümkündür. Genç nesillere insan olmanın asıl değerini, farklılıklarımızla daha güçlü olduğumuzu ve bu dünyayı herkes için yaşanabilir kılmanın herkesin sorumluluğu olduğunu öğretmeliyiz. Kur’an-ı Kerim’de insanların farklı ten renklerinde ve dillerde yaratılması, Allah’ın kudretinin ve yaratma sanatının bir delili olarak gösterilir. İşte ten rengiyle ilgili ayetlerden biri: Rum Suresi, 22. Ayet:”Göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da O’nun (Allah’ın) ayetlerindendir. Şüphesiz bunda, bilenler için elbette ibretler vardır.” Bu ayet, insanlardaki ten rengi ve dil farklılıklarının, Allah’ın yaratma gücünün bir işareti olduğunu vurgular. Bu çeşitlilik, bir ayrım ya da üstünlük nedeni değil, Allah’ın hikmetinin bir tezahürüdür. Bu nedenle, bu farklılıkları bir zenginlik olarak görüp ayrımcılık yapmak yerine, Allah’ın büyüklüğünü anlamaya vesile kılmak gerekir.Bu kutsal çağrıyı veda hutbesi ile sonlandırabiliriz:Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de Veda Hutbesi’nde şöyle buyurduğu gibi:”Arap’ın Arap olmayana, beyazın siyaha, siyahın beyaza bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir.”Hoşçakalın, sağlıcakla kalın.