Share

SOSYAL HİZMET UZMANI MAHİR VARLI ‘ADALET’İ DEĞERLENDİRDİ

Dinlerde adalet konusundaki ayet ve hadisler, genellikle insanların birbirine adil davranmasını, hak ve hukuka riayet etmesini öğütler. Burada İslam, Hristiyanlık ve Yahudilik gibi büyük dinlerdeki adalet ile ilgili bazı önemli ayet, hadis ve öğretiler: *İslam* Kur’an Ayetleri: 1. Nisa Suresi, 58. Ayet: “Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor.” *2. Maide Suresi, 8. Ayet: “Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletsizliğe sevk etmesin.”* 3. Şura Suresi, 15. Ayet: “De ki: Bana adaleti emreden Allah’a inandım.” *Hadisler:* 1. Hz. Muhammed (sav): “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.”  2. Hz. Muhammed (sav): “Adaletle hükmedenler kıyamet gününde Allah’ın nurdan minberleri üzerinde olacaklardır.”  3. Hz. Muhammed (sav): “İnsanlar, adalet ve iyi muamele konusunda eşittir.”4. Bir günlük adalet, 60 yıllık ibadetten faziletlidir.*Hristiyanlık* İncil’den Ayetler: 1. Amsal, 21:15: “Adalet, doğru yolda olanlara sevinç, kötülük yapanlara ise korkudur.”  2. Mika, 6:8: “İnsanoğlu, Rab senden ne bekliyor? Adaleti sev, merhameti sev ve alçakgönüllü bir şekilde Tanrı’nın önünde yürü.”  3. Matta, 7:12: “İnsanların size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın.” *Yahudilik* Tevrat ve Talmud’dan Ayetler: 1. Levililer, 19:15: “Yargılamada haksızlık etmeyeceksiniz; ne yoksula ne de büyüğe kayırarak davranacaksınız. Komşunuza doğrulukla hükmedeceksiniz.”  2. Yeşaya, 1:17: “Doğru olanı yapmayı öğrenin; adaleti arayın, mazlumu savunun.”  3. Talmud, Şabbat 31a: “Başkalarına yapmalarını istemediğin şeyi onlara yapma. Bu, Tora’nın özüdür.” *Hinduizm*Bhagavad Gita: 1. Bhagavad Gita, 2.38: “Savaş ya da görev yaparken tarafsız kal ve adalet için çalış. Bunu yaparsan, erdemli biri olarak karşılık alırsın.”  2. Bhagavad Gita, 16.1-3: “Korkusuzluk, arılık, sabır, dürüstlük ve adalet erdemli bir kişinin nitelikleridir.” *Budizm* Dhammapada’dan Sözler: 1. “Başkalarına karşı adaletli ol ve kin gütme. Gerçek mutluluğa ulaşmanın yolu budur.”2. “Birine zarar vermektense, öfkeni ve bencil dürtülerini kontrol altına al. Böylece adil bir insan olursun.” Bu örnekler, çeşitli dinlerin öğretilerinde adaletin ne kadar önemsendiğini gösterir. Adalet, tüm insanlığın huzur içinde yaşaması için en temel değerlerden biri olarak kabul edilir.               *&ADALET&*Adaletin toplumların uzun süreli varlığı ve sürdürülebilir kalkınması için temel bir unsur olduğunu hem tarih hem de günümüz deneyimleri göstermektedir. Adaletin sağlanmadığı toplumlar iç çatışmalarla, toplumsal güvensizlikle ve yolsuzlukla karşılaşır. Tarihte de adaletin zayıflamasıyla çöken imparatorluklar, bugün adaleti zayıf olan ülkelerin durumuna dair dersler sunar. Bu açıdan adalet eksikliği bilimsel, sosyal, ekonomik, psikolojik, felsefi ve dini açılardan değerlendirilebilir. 1. Bilimsel Bakış Açısı Adaletin olmadığı toplumlarda bilim ve teknoloji alanlarında gelişme sınırlıdır. Çünkü bilimsel ilerleme için özgür düşünce, ifade özgürlüğü ve adil bir eğitim sistemi gereklidir. Adaletin olmadığı bir toplumda bireyler eşit koşullarda eğitim almaz, bilim insanları özgürce çalışamaz. Örneğin, Galileo’nun engellenmesi, veya Sovyetler Birliği’nde Stalin döneminde bilimin ideolojik baskı altında tutulması, adaletin eksikliği nedeniyle bilimsel ilerlemenin yavaşladığı dönemlerdir. Günümüzde de birçok gelişmekte olan ülke, adalet eksikliği nedeniyle yeterli beyin gücünü elde edememekte, beyin göçüyle karşı karşıya kalmaktadır. 2. Sosyal Etkiler Adaletin eksik olduğu toplumlarda sosyal çatışmalar ve huzursuzluklar kaçınılmaz hale gelir. İnsanlar arasında güven eksikliği oluşur ve toplumsal bağlar zayıflar. Tarihte bu tür örneklere Roma İmparatorluğu’nda rastlanır. İmparatorluğun son dönemlerinde, Roma’da adaletsizlik yaygınlaşmış, sosyal eşitsizlik derinleşmiş, halk isyanları ve huzursuzluklar ortaya çıkmıştır. Günümüzde de sosyal adaletin zayıf olduğu bazı ülkelerde toplumsal kutuplaşma, sokak protestoları ve isyanlar görülmekte, bu da ülkenin iç yapısını zayıflatmaktadır. 3. Ekonomik Etkiler Adaletin sağlanmadığı toplumlarda ekonomi de büyük darbe alır. Adaletsizlik, zengin ve yoksul arasındaki gelir farkını büyütür, yolsuzluk ve rüşvet gibi sorunları artırır. Bu tür toplumlarda ekonominin büyümesi duraklar, yabancı yatırımcılar ülkeye güvenmedikleri için yatırım yapmazlar ve ülke dışa bağımlı hale gelir. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde rüşvet ve yolsuzlukların artması, Osmanlı ekonomisinin çöküşünü hızlandıran faktörlerden biri olmuştur.4. Psikolojik Etkiler Adaletin olmadığı toplumlar bireylerin psikolojik sağlığını da derinden etkiler. İnsanlar, haklarının korunmadığını hissettiklerinde öfke, umutsuzluk ve güvensizlik gibi olumsuz duygular yaşar. Bu da toplum genelinde stres seviyesini artırır. Psikolojik adalet teorisine göre, bireylerin adaleti algılayışı, toplumsal dayanışmayı ve sosyal ilişkileri etkiler. Adaletin olmadığı bir toplumda insanlar birbirlerine ve devlete karşı güvensiz hale gelir; bu da bireylerin aidiyet duygusunu zayıflatır. Roma İmparatorluğu’nun çöküşünde toplumun psikolojik olarak parçalanmış olması büyük bir etken olmuş, halkın devlete olan güveni tamamen sarsılmıştır. 5. Felsefi Bakış Açısı Felsefi olarak adalet, bireylerin eşit ve hakkaniyetli muamele gördüğü bir düzenin temel taşıdır. *Filozoflar, adaleti devletin varlık nedeni olarak tanımlar.* Antik Yunan filozofu Platon, bir devletin adaletle ayakta kalacağını, adaletin olmadığı bir devlette kaosun hâkim olacağını savunur. Felsefi bakış açısıyla adalet, toplumsal düzenin korunması ve toplumun ahlaki bir yapı içinde varlığını sürdürmesi için zorunludur. Montesquieu gibi düşünürler de adaletin olmadığı toplumların yok olmaya mahkum olduklarını belirtmiştir. Bu nedenle, adaletin olmadığı toplumlar kaosa sürüklenir ve varlıklarını sürdüremezler. 6. Dinlerin Bakış Açısı Adalet, bütün büyük dinlerde temel bir değer olarak kabul edilir ve ahlaki bir zorunluluk olarak öne çıkar. İslam, Hristiyanlık, Yahudilik, Hinduizm gibi dinlerin hepsinde adaletin sağlanması bireyler ve toplumlar için kutsal bir görev olarak kabul edilir. İslam’da adalet, Allah’ın emri olarak görülür ve haksızlık, büyük günahlar arasında sayılır. Hristiyanlıkta ise “Komşunu kendin gibi sev” ilkesi toplumsal eşitliği teşvik eder. Adaletin olmadığı bir toplumda dini değerler de zayıflar, ahlaki çöküş yaşanır ve toplumlar manevi olarak yozlaşır. Tarih boyunca, dini değerlerin zayıfladığı adaletsiz toplumlar, çatışmalara ve bölünmelere sürüklenmiştir. Tarihte Adalet Eksikliğinden Yok Olan İmparatorluklar Adaletin sağlanmadığı imparatorluklar tarih sahnesinde uzun süre varlık gösterememiştir. Örneğin: Roma İmparatorluğu: Toplumda adaletin zayıflaması, gelir dağılımındaki eşitsizlik, sosyal huzursuzluklar ve halkın devlete güvenini kaybetmesi, Roma’nın çöküş sürecini hızlandırmıştır. Osmanlı İmparatorluğu: Osmanlı, adalet sistemiyle uzun süre ayakta kalmış, ancak son dönemlerde adaletsizliğin ve yolsuzluğun artması, merkezi otoritenin zayıflamasıyla çöküşe geçmiştir. Çin’deki Ming Hanedanı: Adaletsizliğin ve yolsuzluğun yaygınlaşması, halkın devlete olan güvenini sarsmış, iç karışıklıklar sonucu hanedan son bulmuştur.  Bu örnekler, adaletin toplumları bir arada tutan temel bir unsur olduğunu göstermektedir. Adalet eksikliği, toplumları sadece ekonomik veya siyasi açıdan değil, aynı zamanda manevi ve ahlaki olarak da yıpratır. Bu yüzden, adaletin sağlanmadığı ülkeler er ya da geç çöküşe mahkumdur.    

You may also like...