Share

Songül Yoğunburç’un kaleminden: ‘ Büyük Balık, Küçük Balık’

       “Büyük balık, küçük balıkla arkadaş. olabilirdi ama siz büyük balığın küçük. balığı yemesini seçtiniz.”    Biraz iğneleyici ama çok derin bir söz. Birçok farklı konuya yorumlanabilir ama bana direkt toplumu çağrıştırıyor. Çünkü toplumda büyük balık dediğimiz üst kesimler ve tabiri caizse onların yediği alt kesimler var.   Aslında ben toplumu kesimlere ayırmanın pek de doğru bir davranış olduğunu düşünmüyorum açıkçası. Sonuçta hepimiz insanız. Eksiklerimiz ve fazlalıklarımız bile bizi başka bir canlı sınıfına koymuyor. Ama teknolojinin gelişmesi, insanlara yüklenen anlamın artmasına sebep oluyor. Statü kazanmak uğruna insanların kültürleri, dilleri, dinleri ve ırkları bir silah olarak insana karşı kullanıldı.   Her insanın hayatta sahip olduğu bir statü vardır aslında: Saygınlık… Herkesin sahip doğduğu ama ileriki zamanlarda unutup uygulanmadığı bir statüdür bu. Çünkü artık toplumda belli bir saygınlık kazanmak, banka hesabındaki parayla doğru orantılıdır. Ne kadar çok para, o kadar çok saygı, sevgi ve itaat duygusu.   İtaat duygusu… İşte bu duygu büyük balıkların eline o gücü veriyor. Çünkü onlar paraya sahip ve paraya sahip olmak isteyen çok fazla insan var. Bu güç onlara küçük balığı ezme, aşağılama ve her istediğini yaptırma yetkisi veriyor. Yani kısacası büyük balık, parasıyla egosunu tatmin edip küçük balığın büyümesine engel oluyor.   Söylenecek fazla söz yok aslında. Çünkü hepimiz bu durumun farkındayız ama yapabileceğimiz bir şey yok. Tabularımızla yaşamayı öğrenmiş, azla yetinmeye alıştırılmış insanlarız. Çok olan bizim için hayaldir ve biz hayalleri hayallerde seviyoruz. Çünkü biz alıştırılmış bir milletiz. 

You may also like...