EĞİTİMCİ YAZAR ECEM BARUT: ‘OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE ÇOCUK DAVRANIŞLARI’
Aile ortamı, okul öncesi eğitim kurumları ve medya, çocuk davranışlarını doğrudan etkileyen faktörlerdir. Özellikle hikâye kitapları ve animasyon filmler, bu yaş grubunun dünyayı anlama biçimini etkileyerek davranışlarına yön verir.
Kitaplarla Gelişen Sosyal ve Duygusal Beceriler
Çocuk kitapları, okul öncesi dönemdeki bireylere duygularını tanıma ve ifade etme, empati kurma ve sosyal kuralları öğrenme açısından önemli katkılar sunar.
David McKee’nin Elmer adlı eseri, farklılıkların kabulü temasını işler. Renkli ve alışılmışın dışında bir fil olan Elmer, ilk başta kendi farklılığı nedeniyle mutsuz olur ancak sonunda, onu özel kılan şeyin farklılığı olduğunu anlar. Bu hikâye, çocuklara bireysel farklılıkların doğal ve değerli olduğunu anlatırken, ötekileştirme gibi sosyal bir problemi de erken yaşta fark etmelerini sağlar.
Benzer şekilde, Maurice Sendak’ın Canavarlar Ülkesinin Kralı (Where the Wild Things Are) adlı kitabı, çocuğun iç dünyasında yaşadığı öfke, yalnızlık ve anlayış ihtiyacını metaforik bir dille anlatır. Kitabın ana karakteri Max, yaşadığı duygusal patlamanın ardından pişmanlık ve sevgi gibi duygularla yüzleşir. Bu tür hikâyeler, çocukların zorlayıcı duygularla başa çıkma becerilerini geliştirmelerine yardımcı olur.
Filmlerle Duygusal Farkındalık ve Davranış Yönetimi
Çocuk filmleri, özellikle animasyonlar, çocukların hayal gücüne hitap ederken davranış biçimlerine de yön verebilir. Pixar yapımı Ters Yüz (Inside Out), çocuklarda duygusal farkındalık geliştirme açısından son derece başarılı bir yapımdır. Film, 11 yaşındaki Riley’nin zihninde geçen olayları ve duygularının etkileşimini anlatır. Üzüntü, öfke, korku, tiksinti ve neşe gibi temel duyguların bir arada var olabileceğini ve her birinin önemli işlevleri olduğunu gösterir. Bu tür filmler, çocukların duygularını tanımlamalarınıkolaylaştırır ve davranışlarını daha sağlıklı bir şekilde ifade etmelerini destekler.
Bir diğer örnek, Karlar Ülkesi (Frozen) filmidir. Ana karakter Elsa’nın duygularını bastırmaya çalışması ve bunun sonucunda çevresine zarar vermesi, bastırılmış duyguların nasıl yıkıcı olabileceğini gözler önüne serer. Film, özellikle bastırılmış korku, kaygı ve kontrol duyguları üzerine çocuğa yönelik derin mesajlar içerir.
Oyun, Taklit ve Davranışa Yansıma
Okul öncesi çocuklar çevrelerini taklit ederek öğrenir. İzledikleri karakterlerin davranışlarını oyunlarına yansıtır, onlarla özdeşim kurarlar. Bu nedenle medya içerikleri, yalnızca eğlence aracı değil; aynı zamanda davranış şekillendirici bir rehberdir. Nitelikli ve eğitsel içeriklerle desteklenen çocuklar, hayal güçlerini geliştirirken aynı zamanda doğru sosyal beceriler edinirler.
Örneğin, Peppa Pig gibi diziler günlük yaşam becerilerini öğretirken; paylaşmak, sıra beklemek, teşekkür etmek gibi temel sosyal kuralları da basit ve eğlenceli bir dille aktarmaktadır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, ebeveyn ya da eğitimcinin çocukla birlikte bu içerikleri izleyerek açıklamalarda bulunması ve davranışları pekiştirmesidir.
Sonuç olarak, kitaplar ve filmler, çocukların hem dünyayı hem de kendilerini keşfetmelerinde önemli rol oynar. Bu dönemdeki çocukların davranışlarını gözlemlemek ve olumlu yönde şekillendirmek isteyen ebeveynler ve eğitimciler için, nitelikli görsel ve yazılı içerikler güçlü birer araçtır. Ancak bu araçların etkili kullanılabilmesi için seçici olunmalı, çocuğun yaşına uygun içerikler tercih edilmeli ve mümkünse izleme/okuma süreci bir yetişkin rehberliğinde gerçekleştirilmelidir.
Çocukların iç dünyalarını anlamak, onlarla sağlıklı iletişim kurmanın anahtarıdır. Bu anlayış, erken yaşta sağlanırsa, çocukların kendine güvenen, duygularını tanıyan ve ifade edebilen bireyler olarak gelişmeleri mümkün olur.