EĞİTİMCİ YAZAR BUSE SAVAŞAN: ‘DOĞAYLA BÜYÜYEN ÇOCUKLAR DOĞAL ORTAMLARIN ÖNEMİ’
Doğada gördükleri her şeyi hatırlarlar.
Onlara farklı gelen ağaç, yaprak, çiçek, meyve vb. türlerini yerinde incelemek yani yaşayarak öğrenmek onlar için daha kalıcı olur.
Bir meyveyi dalından koparıp yemenin tadıyla pazardan hazır almanın tadı arasında çok fark vardır.
Çocuklarımız meyveleri, sebzeleri ağacından, dalından kopartırken mutluluk duyarlar.
Bu onlar için en keyifli sorumluluktur.
Doğada gördükleri her şeyi merakla ve heyecanla incelerler.
Gördüklerini, incelediklerini her yerde anlatma isteği duyarlar.
Doğayla iç içe olan çocuklarımız daha hareketli olurlar.
Dengeyi ve genel fiziksel sağlığı desteklerler.
Aynı zamanda açık havada oyun oynayan çocuklarımızın bağışıklık sistemleri güçlenir.
Doğal ortamlarda geçirilen zaman, dikkat dağınıklığını azaltarak odaklanmayı artırır; bu durum özellikledikkat eksikliği yaşayan çocuklarımızda olumlu sonuçlar doğurabilir.
Doğa, çocukların hayal gücünü geliştirir ve onları problem çözmeye teşvik eder.
Bir ağaca tırmanmak, bir dereyi geçmek veya taşlarla oyun kurmak gibi aktiviteler, özgüvenini artırır ve geçirilen zaman stres seviyesini düşürerek duygusal denge sağlar, kaygıyı azaltır.
Sonuç olarak, çocukların doğayla kurduğu bağ onların daha sağlıklı, yaratıcı ve mutlu bireyler olarakgelişmelerine katkı sağlar.
Bu nedenle ailelerin ve eğitimcilerin çocukları doğaya yönlendirmesi büyük önem taşımaktadır.
‘’ Doğada özgür bırakılan çocuk, köklerini bulur.’’‘’Toprakla temas hayatla temas demektir.’’‘’Doğada büyüyen çocuk, hayal gücüyle parlar.’’