AVUKAT IYAZ ÇİMEN ‘ YARGITAY’IN GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMAK’ KONULU KARARINI DEĞERLENDİRDİ
İş ilişkisi, tarafların birbirine duyduğu karşılıklı güven esasına dayanmaktadır. İşveren ve işçinin, iş ilişkisi devam ettiği müddetçe güven sarsıcı davranışlardan uzak durması gerekmektedir. Bu bağlamda işçinin, işverenin güvenini kötüye kullanarak aralarındaki güven ilişkisini sarsacak davranışlarda bulunması halinde, işverene 4857 sayılı İK m.25/2-e kapsamında iş akdini haklı nedenle fesih imkânı tanınmaktadır. Avukat Iyaz Çimen ‘İşverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkanı verdiği ifade ederek bu konuda Yargıtay’ın verdiği kararı değerlendirdi. Tezgahtar, kasiyer gibi bazı çalışanlar, nakit ödenen tutarı kendisine alıp müşteriye sanki kredi kartı ile ödeme yapılmış gibi fiş kesebiliyor. İşte bu işlemi yapan bir işçi hakkında emsal karar veren Yargıtay, işçinin tazminatsız kovulmasını doğru buluyor.
İş Kanunu madde 26 gereği; madde 25/2’de gösterilen ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan hallere dayanarak işçi veya işveren için tanınmış olan sözleşmeyi fesih yetkisi, iki taraftan birinin bu çeşit davranışlarda bulunduğunu diğer tarafın öğrendiği günden başlayarak altı iş günü geçtikten ve her halde fiilin gerçekleşmesinden itibaren bir yıl sonra kullanılamaz. Ancak işçinin olayda maddi çıkar sağlaması halinde bir yıllık süre uygulanmaz. İşçinin işverenin güvenini kötüye kullanması da bu madde kapsamında olup, aynı süreler bu fiil için de geçerlidir.
İşyerlerinde kasiyer, tezgahtar, garson olarak çalışan kişiler satış bedelinin tahsilinden de sorumlu. Kasiyerler doğrudan ödeme işlemlerini yürütüyor. Garson, tezgahtar gibi çalışanlar ise satışı yapıp bir de bunun fiş ya da faturasını kesiyor. Ödemelerin önemli bir bölümü kredi kartı ile yapılıyor. Ancak nakit yapılan ödemeler de halen çok fazla. Bazı çalışanlar müşterinin nakit ödediği tutarı kendilerine alıp müşteriye sanki kredi kartı ile ödeme yapılmış gibi fiş kesiyor. Bu şekilde parayı kendilerine alıp aslında ‘0’ faizle kredi kullanmış oluyor. Bu işlemin gün içerisinde beş on kez yapıldığı durumlarda işçinin eline önemli ölçüde nakit para geçebiliyor.
İşte bu işlemi yapan bir işçi hakkında Yargıtay’ın verdiği karar işçilerin bu gibi yöntemlere başvurmaması gerektiğini açıkça ortaya koyuyor.Yargıtay’a konu olan olayda, bir mağazada satış görevlisi olarak çalışan işçinin işine son veriliyor. İşçiye herhangi bir tazminat da ödenmiyor.
İşçi de iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ödenmesi için yerel mahkemede dava açıyor. İşçinin açtığı davada işveren de işçinin bir müşterinin nakit olarak yaptığı alışverişte nakit parayı kendisine alarak alışveriş bedelini kendi kredi kartından ödediğini ifade ediyor. Bu şekilde yapılan işlemin işçinin kendisine kredi imkanı sağladığını beyan ediyor. İşveren bu durumu işyeri kontrollerinde tespit ediyor ve ödemeye ilişkin kredi kartı sliplerini de mahkemeye sunuyor. Yerel mahkeme işçinin iddiaları ve işverenin savunması sonucunda davayı kısmen kabul ediyor ve işçinin mahkemeden talep ettiği; fazla mesai, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı gibi bazı alacaklarının ödenmesi gerektiğine hükmediyor. Yerel mahkemenin davayı kabul edip işçiyi haklı bulmasının en önemli nedeni ise davada tanık olarak dinlenen işçilerin ifadeleri ve işçinin işverenin bu iddiasını reddetmemesi oluyor.
İşçinin açtığı davada tanık olarak dinlenen diğer çalışanlar; ‘bu neredeyse bütün işyerlerinde yapılan bir şey’ ve ‘işveren ücretleri üç ay geriden ödediği için bunu yapmak zorunda kalıyoruz’ şeklinde ifadeler veriyor. Bu ifadeler yerel mahkeme tarafından gerekçe olarak kabul ediliyor ve işçiye kıdem ve ihbar tazminatının ödenmesi gerektiği yönünde karar veriliyor.
Yargıtay yerel mahkeme kararının temyiz edilmesi sonrasında konuyu inceliyor ve öncelikle yerel mahkemenin tanık beyanları üzerinden ulaştığı gerekçeyi haklı bulmuyor. Yargıtay; “İşçinin işyerine yapılan nakit ödemeyi alıp kendi kredi kartıyla ödeme yapması doğruluk ve bağlılığa aykırı olup, işverenin güveninin kötüye kullanılmasıdır” değerlendirmesini yapıyor. Ayrıca Yargıtay işyerindeki başka işçilerin de bu şekilde davranmasının işçinin yaptığı yanlışın niteliğini değiştirmediğini belirterek, işçinin bu durumu inkar da etmemesi nedeniyle işverenin iddiasını açıkça ispat ettiğini vurguluyor.
İşçi; belirtilen nedenlerle açılan dava yerel mahkeme tarafından kabul edilmiş olsa da Yargıtay tarafından karar bozulunca tazminatsız olarak işinden oluyor. İşyerinde ücretlerin üç ay geriden ödenmesi başlı başına işçiye haklı nedenle fesih imkanı verirken, işçinin bu yola gitmek yerine nakit olarak ödenen tutarları cebine atarak kredi kartından çekim yapması, işverenin güveninin kötüye kullanılması olarak değerlendiriliyor. İşçi aslında haklıyken haksız duruma düşüyor ve ne yazık ki tazminatını alamadan işinden oluyor. Kaynak: Okan Güray Bülbül. Akşam Gazetesi.