ÜSTAD YAZAR DEYİM KUZU: ‘BİLİNÇALTI İNANÇLARI HAYATIMIZI NASIL ETKİLİYOR’
Bilinçaltı İnançları ve Kuantum Alanda Hayatımıza Etkileri
Hayatımızda yaşadığımız sorunların, olumsuzlukların, hastalıkların hatta ruhsal problemlerin sebeplerini, kendi bakış açılarımızla kendimiz oluşturuyor olabilir miyiz?
Kuantum alana adım attığımızda; tam da bu alanda evrendeki her şeyin atomlardan ve frekanslardan oluştuğu ve atomların hareketlerini bizim düşüncelerimizin belirlediği zaten keşfedilmiştir.
Yıllar önce bilim insanları tarafından yapılan, Kuantum Düşünce Felsefesinin de temelini oluşturan hatta yön veren ‘’çift yarık deneyi ‘’ bu sorumuza bilimsel bir cevap vermektedir.
Bilim insanları yaptıkları bir araştırma sırasında ; makineden duvara fırlattıkları elektronların yanında bir gözlemci yani onlar fırlatılırken gözlemleyen biri olduğunda; elektronların farklı hareket ettiklerini, gözleyen kişinin hiçbir şey söylemese de düşüncelerinden ve beklentilerinden etkilenerek şekil oluşturduklarını; odada hiç kimse olmadığında ise makineden fırlatılan atomların daha farklı hareketler ve desenler yaptıklarını fark etmişlerdir.
Anlaşılıyor ki; atomlar deney esnasında odada bulunan ve bir şekilde fırlatma anını gözlemleyen kişilerin düşüncelerine, bakış açılarına ve beklentilerine göre atom altı düzeyde etkilemektedir.
Zihnimizden geçen her düşüncenin de bir frekansı vardır ve boşlukta ona denk gelen frekans değeriyle eşleşerek bir titreşim oluşturmaktadır.
Bizler kendi yaydığımız frekanslarla, kendi enerjimize uygun olan olasılıkları, kişi ve olayları harekete geçirerek hayatımıza böyle dahil ederiz.
Tamda burada şu soruyu sorabiliriz ‘’ peki bizlerin frekansını ne belirler?’’Hepimizin bir alanı vardır.
Yani iki kolumuzu öne ve yanlara uzattığımızda oluşturduğumuz görünmeyen; gözle göremediğimiz içinde çoğu zaman varlığından habersiz olduğumuz manyetik bir alan. Anne karnından başlayarak özellikle 12 yaşımıza kadar, yaşadığımız önemli olayların ve hissettiğimiz tüm duygu ve düşüncelerin hepsi, bilinçaltı çekim alanı da dediğimiz bu alanın içinde bulunur.
Bilinçaltı kodları ne zaman ve nasıl oluşur?
Bilinçaltı çekim alanında tuttuğumuz duyguların tohumları önce anne karnında, sonrada çocukluğumuzda atılır. Anne karnındayken annemizle kendimizi henüz ayırt edemediğimiz için annemizin yaşadığı her duyguyu ve korkuyu kendi duygumuzmuş gibi kabul eder, yerleştiririz.
En savunmasız ve sorgusuz olduğumuz anne karnı ve çocukluk döneminde bize ait olup olmadığına bakmaksızın her duygu ve düşünceyi alıp kabul ederiz.
Bizler istenmeyen/beklenmeyen bir bebeksek istenmemeyi, sevilmemeyi ; bir bardak kırdığımızdaazarlanmışsak suçluluk duygusunu; annemiz bizi bir yere bırakıp gittiyse terkedilme ve yalnız kalma korkusunu, yapamadığımız bir şey için eleştirildiysek yetersizlik ve başarısızlık inancını, ihmal edilmiş ya da önemsenmemişsek değersizlik duygusunu, anne babamızın para için tartıştığına şahit olduysak parasız kalma korkusunu, para kötüdür, insanların arasını bozar inancını ve daha pek çok inancı çocuk aklımızla üstleniriz.
İşte ilk bilinçaltı kodları böyle atılır alanımıza. Böylelikle etrafımızda bir balon oluştururuz; kodlarla dolu bir balon.Alanımızda hangi duygular olduğunu bilmeden hayatımıza devam ederken sürekli kendimize bizde var olan duygularımızı uyandıracak olay, durum ve kişileri çekeriz.
Suçluluk duygumuz çok ise ya hep birilerini suçlarız yada birileri bizi suçlar, terk edilme hissi yoğunsa sağlıklı ve uzun ilişkiler kuramaz sürekli terk ediliriz, değersizlik hissi güçlüyse bizi değersiz hissettirecekhakkettiğimiz ilgi ve özeni göstermeyen kişilerle karşılaşırız.
Bilinçaltındaki kodlardan habersizce tüm yaşadıklarımızın bizden kaynaklandığını bilmeden birde kendimizi kadersizlikle, şanssızlıkla suçlarız.
Evrenin yasaları gereği ‘’Benzer enerji benzer enerjiyi çeker’’ döngüsü hayat boyu devam eder. Alanımızdaki bu negatif hislerinden kaynaklı olarak bizden yayılan frekanslar düşük enerjide olduğunu için, yine aynı frekansı taşıyan düşük enerjiler maddeleşerek hayatımızda görünür olur.
En basit haliyle, bu alanımızdan yayılan frekansın değeri 5 ise, boşlukta 5 frekansına denk gelen olay ve durumları hayatımızda tezahür ettirirken , frekans değerimiz 15 ise 15 frekansına denk gelen olay ve durumları yaşamaya devam ederiz.
O halde artık parmağımızı karşımızdakilerden çekip , kendi içimize dönme vakti.
Yaşadığımız her şeyin bizimle ilgili olduğunu kabul edip , alanımızda var olan negatif duyguları fark ederek değişimi seçtiğimizde zaten yaşadığımız şeylerde aynı hızda değişmeye başlayacaktır.