Share

Milletvekili Esen: “Erken çocukluk eğitimine yönelik politikasızlık kabul edilemez”

Okul öncesi eğitim ve bakım hizmetinin lüks değil bir gereklilik olduğunu dile getiren Esen, “Nitelikli okul öncesi eğitim, ulaşabilen çocukların gelişiminde büyük farklar oluşturur. Ancak bugün, ailelerin geçimine bir maaşın yetmediği, yoksullaşan günümüz Türkiye’sinde okul öncesi eğitim ve bakım hizmeti lüks değil bir gereklilik. Bu konunun siyasi hamasetle genel-yerel yönetim kavgasına dönüştürülmesi büyük hatadır, ülkeye ve çocuklarına ihanettir” ifadelerini kullandı.
 
 
“Devletin erken çocukluk eğitimine yönelik politikasızlığı kabul edilemez”
Esen, son raporların, Türkiye’nin erken çocukluk eğitiminden neredeyse tamamen vazgeçtiğini gösterdiğinin altını çizerek raporlardan yansıyan verilere dikkat çekti: 
 
“ Avrupa’da 3 yaş altı çocukların kreş hizmetlerinden yararlanma oranı ortalama yüzde 37.5’ken, Türkiye’de bu oran yalnızca yüzde 0.8’de kalıyor. Yine 3 yaş ve üstü çocukların okul öncesi eğitimden yararlanma oranı Avrupa’da ortalama yüzde 93.1’ken, Türkiye’de sadece yüzde 48.6. Bunun yanı sıra, 6 yaş altı çocukların yoksulluk riski ve sosyal dışlanma oranı Avrupa’da yüzde 23.5’ken, Türkiye’de bu oran dramatik bir yükselişle yaklaşık iki katına çıkıyor ve yüzde 41.6 gibi yüksek bir oranla karşılaşıyoruz. Bu, devletin erken çocukluk eğitimine yönelik politikasızlığının, umursamazlığının, yetersizliğinin çarpıcı bir kanıtıdır.”
 
Esen’in fikir annesi olduğu Çocuk Hareketi’nin Danışma Kurulu tarafından da incelenen OECD raporunda; çocukların bilişsel ve dil gelişimi ile ilgili ortamlara erişiminin çok düşük olduğunu belirten Esen, üstelik bunun sadece dezavantajlı ailelerde yaşayan çocuklarla sınırlı kalmadığını, ülke genelinde görüldüğünü kaydetti. Esen, “Üye ülkeler arasında sonuncuyuz! Üzücü olan kötü ülke yönetiminin sonucu olarak bu sonunculuklara alışmak zorunda bırakılmamız” dedi.
 
“Bu konu siyasi rövanşlara kurban edilemeyecek kadar önemli: Ailelerin çocuklarının geleceklerine sahip çıkma mücadelesi”
Vekil Esen, Türkiye’nin acilen kamusal kreş ve anaokulu kapasitesini artırması gerektiğini vurguladı. Özel sektör tarafından sunulan kreş hizmetlerinin maliyetinin ailelerin karşılayamayacağı kadar yüksek olduğunu aktaran Esen, devletin bu alandaki sorumluluğunu yerine getirmesi gerektiğini ya da bu sorumluluğu üstlenebilen belediyelerin önüne geçmemesinin önemine dikkat çekti. Esen, sorumluluk paylaşımı içeren işbirliği modelleri geliştirmesi gerektiğini kaydetti.
 
“Uluslararası iyi örnekler ile çözümler geliştirilmeli”
Türkiye’nin artan yoksullukla, özellikle çocuk yoksulluğu ve açlıkla mücadelede gelişme kaydedemediğini belirten Esen, “Kayıp bir neslin önüne geçilmeli, uluslararası iyi örnekler detaylıca incelenip ülkemize uygun modeller geliştirilmeli. Her gün daha da artan gelir dağılımı adaletsizliğinin önüne geçilmeli. Devletin sağladığı güvenli ve nitelikli bakım hizmeti desteği ile anne babalar üretim ve istihdama dahil olurken çocuklar da akranlarıyla  sosyalleşerek ihmal edilmeden büyüyebilir. Bu konu ülkenin, toplumun kalkınması ve refah seviyesinin artmasında da birincil öneme sahiptir. İşte bu sebeple de çocuklar için hayati önemdedir.” yorumunda bulundu. 
 
Esen gerçekleşmesi gereken değişiklikleri şöyle sıraladı:
 
· Kreş ve anaokulu bakım hizmetleri tüm çocuklar için, devlet güvencesinde nitelikli, erişilebilir ve  ücretsiz olmalıdır.
· Çocuklara kreş/anaokulunda nitelikli bir öğün destek sağlanmalıdır.
· Dezavantajlı gruplara özel teşvikler geliştirilmelidir.
•   Kadınların iş gücüne katılımını desteklemek için ebeveynlere ücretli doğum izni süresi uzatılmalıdır.
 
“Bu mücadele, ülkemizin ve çocuklarımızın kaderini belirleyecek”
Esen, eğitim verilerindeki gerilemenin ve diğer ülkelerden geride kalmanın yalnızca bireysel kayıplara değil, toplumsal acılara ve çöküşe de yol açabileceğini belirterek, hükümeti derhal harekete geçmeye çağırdı. Esen, erken çocukluk eğitimine yatırım yapmanın sadece bir ekonomik gereklilik değil, aynı zamanda ahlaki bir sorumluluk olduğunu da ifade ederken “Bu sorumluluğu görmezden gelmek çocuklarımızın geleceğini ellerinden almaktır. Devletlere hükümet eden iktidarlar çocuklara güvenli, umut dolu gelecek sunmakla sorumludur. Bu mücadele, hem ülkemizin hem de çocuklarımızın kaderini belirleyecektir!” diyerek sözlerini tamamladı.
 

You may also like...