IYAZ ÇİMEN: ‘ KÖY KANUNU İLE İMAR HAKKI AKTARIMI YASALAŞTI’
Iyaz Çimen, Köy kanunu ile imar hakkı aktarımı yasalaştığını belirterek, hukuki anlaşmazlıkların oluşturduğu mali yükün azaltılacağını sözlerine ekledi.
Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı. Düzenleme Köy Kanunu’yla ilgili değişikliklerin yanında başka pek çok tartışmalı değişikliği de beraberinde getiriyor. Özellikle muhalefetin itirazlarının olduğu kanunla “imar hakkı aktarımı” adında yeni bir tanımlama eklendi.
Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ve belediyeler yıkım kararı alabilecek
Buna göre örneğin, belediye sınırları içinde veya dışında, belediyelere, Hazine’ye, özel idarelere, özel bütçeli dairelere ait arazi ve arsalarda veya devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerde yapılacak, daimi veya geçici bütün izinsiz yapılar ve varsa çevreleyen tel örgü, çit, duvar gibi yapılar da dahil inşa sırasında olsun veya iskan edilmiş bulunsun, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, belediyeler veya il özel idarelerince yıkım kararı alınabilecek.
Yeni düzenleme ile vatandaşlarla yaşanan hukuki anlaşmazlıkların, kamu kurumları ve yerel yönetimler üzerine mali yük oluşturmadan çözümü amaçlanıyor.
Yeni düzenleme ile vatandaşlarla yaşanan hukuki anlaşmazlıkların, kamu kurumları ve yerel yönetimler üzerine mali yük oluşturmadan çözümü amaçlanıyor.
Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaştı. Kanun ile vatandaşın ve kamunun yararını gözetecek işlemlerin hızlandırılması için ‘İmar Hakkı Aktarımı’ tanımı eklendi. Bu düzenleme; halihazırda okul, hastane, park vb. yapımında uygulanan kanunda kişilere yapılacak ödeme ya da başka arazi verilmesi durumunda yaşanan sorunlar nedeniyle gerçekleştirildi.
Sekiz farklı kanunda değişiklik veya düzenleme içeren ve 26 maddeden oluşan ‘Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı.
TBMM’de kabul edilen “Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” ile kamu yararına hizmet verecek alanların tahsisinde özel kişilere ait parsellerin piyasa değerinin altında kalmamak koşuluyla başka bir parsele aktarılmasının önü açıldı. Kanun ile vatandaşın ve kamunun yararını gözetecek işlemlerin hızlandırılması için İmar Hakkı Aktarımı hukuki zemine dayandırıldı.
Kamu zarara uğruyordu
Kanunda yer alan; ‘İmar hakkı aktarımı’ ile özellikle yerleşim alanlarının içinde olup, imar planlarında kamu hizmet alanlarına ayrılan ancak yıllardır kamu eline geçmemiş vatandaş mülkiyetleri bulunuyor.
‘İmar hakkı aktarımı’ nedir?
Düzenlemeler, vatandaşların mülkiyetinde olup da, 1/ 1000 ölçekli uygulama imar planında; okul, hastane, sosyal ve kültürel tesis alanı, Resmi Kurum, İdari Tesis, belediye hizmet alanı gibi kamu eline geçmesi gereken yerler için yapıldı. Bu alanlar kamu kurumlarının ve yerel yönetimlerin planladıkları veya yatırım programlarında bulunmayan veya stratejik olarak planladıkları ihtiyaçlarından fazla alanlar olması nedeniyle de yıllardır kamulaştırılmayan alanlardan oluşuyor. Yıllardır kamulaştırmaya konu edilmeyen bu alanlar, vatandaşların mülkiyet haklarının süresi belli olmayan bir şekilde kısıtlanmasına sebebiyet vermekte iken bu durum da kamu kurum ve yerel yönetimler ile vatandaşları uzun yıllar sürecek kamulaştırmasız el atma davaları ile karşı karşıya getiriyor.
İmar hakkı aktarımı ile ne amaçlanıyor?
2019 yılında imar kanununa getirilen düzenleme ile bu gibi yeni mağduriyetlerin oluşmasının önüne geçilmesi amaçlanıyor. Ancak 2019 yılından önce kamu hizmet alanı olarak ayrılan fakat imar kanununun öngördüğü 5 yıllık imar programları kapsamında kamu eline geçemeyen bu alanların çözümü konusundaki belirsizlikler vatandaşların mağduriyetlerine sebep oluyor. İmar Hakkı Aktarımı düzenlemesi ile amaçlanan; kamu kurumları, yerel yönetimler ile vatandaşların hukuki olarak karşı karşıya getiren anlaşmazlıkları yine kurumlar ve yerel yönetimlere mali yük getirmeden çözüme kavuşturmak.
Tespit bedeli değer esaslı bir yöntem ile aktarılacak
İmar Planlarında kamu hizmet alanlarına ayrılmış ancak kamu eline henüz geçişi sağlanamamış, içerisinde vatandaş mülkiyetlerinin bulunduğu bu yerlerin kamulaştırma işlemi, kamulaştırma kanunu kapsamında yapılmakta. Burada İmar hakkı aktarımına konu kamulaştırma kanunu kapsamında tespit edilen bedeldir. Tespit edilen bedel, yine aynı değere karşılık gelen ve yeri plan onamaya yetkili idarelerce bir imar planı kararı ile belirlenmiş alan/ alanlara değer esaslı bir yöntem ile aktarılacak. İmar hakkı aktarımı iş ve işlem süreçleri Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca yayımlanacak yönetmelik ile belirlenecek.
Ayrıca alınan bilgiye göre, bedel anlamında tesis edilecek tüm işlemler kamulaştırma kanunu, SPK mevzuatı, gayrimenkul değerleme esaslarına göre tesis edileceği için ‘değer’ anlamında asılsız iddialara itibar edilmemesi tavsiye edildi.
“Mülkiyet hakkına el konulması şeklinde kaba bir tanım yok”
Gayrimenkul Hukuku Derneği Kurucu Başkanı Avukat Ali Güvenç Kiraz, “Burada herhangi bir şekilde, tekrar etmek gerekirse, vatandaşın gayrimenkulünün alınıp başka bir yerden gayrimenkulünün verilmesi, yani mülkiyet hakkına el konulması şeklinde kaba bir tanım yok. Zaten imar kanununda var olan, yıllardır uygulanan mevcut imar düzenlemesi kapsamında taşınmazlara konulan kısıtlılık halinin, mevcut taşınmazı hiç kullanamama haline getiriyorsa, biraz önce de söylediğim okul alanı, yeşil alan ve benzeri gibi alanlar ortaya çıkıyorsa bu çıkan alanlarda bir başka parselde bu alanın transfer edilmesi ve kişinin mülkiyet hakkını o parselde imar hakkı ve inşaat hakkıyla birlikte alması durumu. Dolayısıyla imar hakkı transferi bu.
Bu kamuoyunda tartışılan ‘evinizi alacaklar, başka bir yere gönderecekler’ gibi bir yasal düzenleme değil. Şimdi bizim imar uygulamalarımızda özellikle binlik planlar çıktıktan sonraki o 5 yıl içerisindeki, yani 18 uygulaması dediğimiz imar düzenlemesinin yapılması, parselasyon düzenlemesinin yapılmasına kadar geçen sürede, mevcut taşınmazlarla ilgili kısıtlılık hali mevcut oluyor. 5. yıl geçtikten sonra da hatta belediyeler imar düzenlemelerini, parselasyon düzenlemelerini bütçe yetersizlikleri sebebiyle yapmıyordu. Bu kapsamda vatandaş da ne yapıyordu? Mahkemeye gidip kamulaştırmasız el atma davaları açıyordu. Bu kapsamda yine kamunun çok ciddi şekilde zararı ortaya çıkıyordu ve bu paralar belli bir zaman sonra maliklere ödenmek zorunda kalıyordu” dedi.